14 Haziran 2016 Salı

Cehape ve Atatürk Cami Yıktırdı mı?


    Sene 1939.. 2. Dünya Savaşı başlamış.. Malum, bir savaş taktiği uzmanı olan Atatürkümüz vefat etmiş, nazi saldırısı ihtimali var, sınırlarımızda, halk telaş içinde.. İsmet Paşa ne yapıyor dersiniz? Topkapı sarayındaki Hz. Muhammed’in sancağını, kılıcını, hırka-i saadetini, Hz. Osman’ın kanlı Kuran’ı Kerim’ini ve diğer bütün kutsal emanetleri 48 vagona yükleyip saklanmak üzere Niğdedeki 3 camiye ve diğer bazı şehirlerdeki camilere gönderiyor, kilidi vuruyor, başına da asker dikiyor.. Yani Topkapı sarayını, Anadolunun içlerine taşıyor.. Neden? Çünkü muhtemel bir saldırıda, camiler kutsal görüleceğini ve bu sebepten hedef alınmayacağını düşüyor.. Bu anlayış, tamamen osmanlıdan gelir..    



   Irakta bulunan Selçuklu cami ve eserleri için de osmanlı aynı şeyi yapmış, ancak ingilizler buraları paramparça etmişler, videoya bile çekmişlerdir.. (ingiliz İmparatorluk savaş müzesi arşivlerinde görüntüler var) Camilere kilit vurulmasının, başında asker bekletilmesinin sebebi budur.. Tabi bugün iftiralarıyla meşhur münafıklar gibi desteksiz açıklama yapmayalım.. Sahih kaynaklardan örnekler verelim.. 

   Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi (BCA), Sayı:6061 , Dosya: 25945, Fon Kodu: 30..10.0.0, Yer No: 213.448 belgede 21 Ağustos 1944 tarihli bir kararla, “Milli Saraylardan Divriği’deki Ulu Camiye korunması için konulan kıymetli eşya Caminin kubbeleri aktığı için korunamayacağından süratle Caminin tamiratının yapılması” istenmiştir.. Kutsal emanetlerin korunduğunu, Kurtuluş Savaşında da görüyoruz.. Mahalle gacısı gibi haybeye konuşmak yok, buyrun sahih kaynak : Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi Sayı: 6061, Dosya: 16714, Fon Kodu: 30..10.0.0, Yer No: 159.115..14.. nolu 14 Haziran 1923 tarihli belgede <<kıymetli eşyanın olduğu camiyi bekleyen tabur ile kıta arasındaki haberleşmeyi sağlayan telefon hattının bozulduğundan>> bahsediyor.. Sene 1923! Görüldüğü üzere kutsal emanetler camilere saklanarak korunmuş, Atatürkün vefatından sonraki ilk tehlikede Topkapı sarayı Anadolunun içlerine taşınmıştı o yıllarda.. 1943 yılında İnönü Niğdeye gittiğinde Saruhan camiine gidip Topkapı sarayı müdürü Lütfü Turanbek ile görüşmüş, asker nöbetini tutuyor değil mi? Gözüm arkada kalmasın demiştir.. 

    Gelelim ahır yapılmasına.. 1936 Cumhuriyet gazetesinin bir başlığı yüzünden bu yalan atılır.. Ne diyor başlıkta? <Bu ne insafsızlık, cami ahır olur mu hiç> diyor.. Peki içeriğinde ne diyor, okudunuz mu? Hayır... <Seferihisar Hereke köyünde bir cami, yunan askerince tahrip edildi, ahıra çevrildi.. İzmir CHP müze müdürü tarafından tespit edildi, müdürlükçe onarıldı ve ibadete açıldı> yazıyor.. 



   Peki camiler yıkıldı mı? Evet yıkıldı.. Kim yıktı? Aynı bugün akpli Konya belediyesinin, belediyenin önündeki camiyi, manzarayı bozuyor diye yıkması gibi, ya da Malatyadaki camiyi akpnin Avm yapılacak diye yıkıp hollandalı iş adamına satması gibi, ya da 1-2 sene önce Bursa İnegöl Muratbey mahallesindeki caminin ahıra dönmesi gibi rant peşinde olan bazı taşra idarecileri, o dönemde de bazı camileri eskidir, kullanılmaz diye yıkıyor..

    Peki sonra ne oluyor? Atatürk bunu duyuyor.. Hemen duruma müdahale ediyor! Yok yok öyle mahalle gacısı, sokağın delisi gibi konuşmak yok, buyrun sahih belge! 31.1.1934 tarih ve 6 / 370 sayılı Başvekalet genelgesiyle, “imar hevesi yüzünden eski eserlerin yıktırıldığının görüldüğü” belirtilerek, “bundan sonra Maarif Vekaleti’ne sorulmadan hiç bir eserin yıktırılmaması” isteniyor.. Bunu umursamayan vatan hainleri, tahribata devam ediyor ve bir uyarı daha geliyor : 3.10.1935 gün ve 6/ 5548 sayılı Başvekalet genelgesiyle, illerde idarecilerin ve belediye başkanlarının “vakıf eserleri haraptır diye çabucak yıktıklarının öğrenildiği, bu hareketi yapanların ağır mesuliyet altına girecekleri” belirtiliyor.

   Gelelim camilerin kapatılmasına.. Camilerin, mescitlerin, tarihi eserlerin korunması 1923 yılında başlamıştır.. 1 mart 1923 meclis konuşmasını açtığınız takdirde, kaç cami, kaç medrese, hayrat, tarihi eser vs onarılmış ve devam ediyor göreceksiniz.. Aynı konuşmada İslama yapılacak olan hizmetlere de şahit olursunuz(diyanet işleri, islamı araştırma komisyonları vs) Buraya yazmaya lüzum yok.. Peki camiler neden kapatıldı? 1936 yılında çıkarılan Vakıflar Kanunun maddeleri uyarınca, üst üste savaşlar görüp harap olmuş camiler, tam 5 yıl boyunca onarılmak üzere kapatılıyor.. Onarılmayacak olan ve ihtiyaç fazlası olanlar da artık kapatılıyor.. Örneğin aynı mahallede 2 cami var, biri tamamen kullanılmıyorsa, kubbesi çökmüş, harap edilmiş, sadece duvarları kalmış, ibadete ve onarıma imkan vermiyorsa, durum tespiti üzerine kapatılıyor.. 

    Mahalle gacısı gibi konuşmuyoruz.. 1 Nisan 1941 tarihinde çıkan İktisadi Yürüyüş adlı dergide, camilerin tamirine 1 milyon lira harcandığını ve onarılan tüm camilerin listesi belirtiliyor.. Peki bu sürede olup bitenler meşhul mu? Elbette değil.. Buyrun araştırıp görebileceğiniz bazı sahih belgeler, konuşmalar.. 7 Mayıs 1937’de, TBMM 4. Dönem, 46. Birleşimde söz alan Refik Şevket B. hangi camilerin, kaç yıllık olduğunu, ne kadar lira harcanıp tamir edildiğini açıklıyor.. 

   Yetmez! 

    1940 yılı meclis konuşmalarında Vakıflar Genel Müdürü Fahri Kiper, camilerin temizliğinden, hangi uzman kadrolarca onarıldığına kadar tek tek anlatıyor.. Onarılan bütün camiler, Başbakanlık Cumhuriyet arşivlerinde ayrı bulunmaktadır.. İyi de, madem durum buydu, camiler kapatıldı yalanını kim uyduruyor? Bu yalanın kaynağı, ingiliz casuslardır.. Hatay o dönem henüz Türkiyeye katılmadığı için, ingiliz casuslar Hatay'da bulunanların Türkiyeyi seçmelerini engellemek için, <Türkiyede camiler kapatılıyor nerede namaz kılacaksınız?> diyerek kandırmaya çalışmışlardır ki, Türkiyeye katılmasın diye Hatay.. Ne kötü ki, bugün ingilizlerin bu oyunu tutmuş ve o dönem kandıramadıkları milletimizin yarısını bugün kandırmışlardır..

      Yooo öyle sokak delisi gibi konuşmuş olmayalım, koyalım belgemizi ortaya değil mi? İçel Milletvekili S. Fikri Mutlu 27 Mayıs 1937’de 

TBMM’de Vakıflar Umum Müdürlüğü’nün bütçesi konuşulurken çok kısaca yazalım şunları belirtiyor : <......40 asırdan beri Türk olan Hatay’daki ırkdaşlarımızın temiz ruhlarını bulandırmak ve zayıflatmak için bir takımı Suriye’de yaşayan ve hain maksatlar peşinde koşan insanların güya Türkiye’de camiler kapatılıyor, camiler yıkılıyor diye mütemadiyen propaganda yapmakta olduklarını çok yakından işittik. Oradaki hain düşüncenin havayı bulandırmak istediği gibi, Türkiye’de camilerin kapatılmamış olduğunu, buradan aydınlatmak istiyorum........> Başka söze gerek var mı? Merak eden devamını açar okur..



     Atatürk cami yaptırdı mı peki? Elbette yaptırdı.. Mihalıççık Atatürk Camii(Aşağı camii), Eskişehir Mihalıççıkta kasabanın tek camisidir, yunan işgalinde harap edildiği için Atatürk parasını cebinden verip yaptırmıştır.. 



  Yetmez!

  

    Atatürk aynı zamanda Parisin göbeğine de cami yaptırmıştır! Grande Mosquée de Paris adlı cami, 2. Abdülhamidin ölümünden sonra, masrafları Atatürk tarafından vefatına kadar karşılanarak yapılmıştır, Atatürk vefat edince tüm yardımlar kesilmiştir.. Japon Elçisi Torijori Yamadaya ricada bulunup Tokyoya da Tokyo camisini yaptırmış, parasını da cebinden vermiştir..
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder