14 Haziran 2016 Salı

Arapların Türklere Gerçek Bakış Açısı...

  İşte size arapların tarih boyunca, yazarıyla belgesiyle, kaynaklarıyla Türklere bakışı.. Uzun değil, okumayan çok şey kaybeder.. Lütfen okuyalım, okutalım..

  “İslam uygarlığını yaratan Araplardır; bu uygarlık Batı’yı etkilemiş ve Batı’da Rönesans oluşmasını körüklemiştir, fakat İslam uygarlığını yok eden ve Arapların geri kalmasının nedenlerini yapan Türklerdir!” (1935-1946 Kahire’de yayımlanan “Tarih al-İslâm al siyâsî va’l-dini va’l-takafi va’l-ictimaî” kitabından)

  Halifelik Türklerin eline geçmesiyle İslam ve Araplar gerilemeye başladı. Türkler kadar İslam’a zarar veren bir başka ulus yoktur.(Raşit Rıza, 1923 “El-Hilafâlı v’al-İnamât el-Uzma” adlı kitabından)

   “Arapları geri bıraktıran Türklerdir, Napolyon’un Mısır’ı ve Arap ülkelerini işgal etmesi tarihine kadar Araplar, Türkler tarafından gerilikler uykusuna sokulmuşlardır ve Napolyon işgaliyle birlikte bu uykudan uyanmışlardır” (Yazar E.Atiyah)

  “Denilebilir ki; İslam dini Arap kaldıkça özgürlükçü, hoşgörülü ve başarılı olmuştur. Türk’ün eline geçince bu niteliklerini yitirmiş ve bozulmuştur.”(Abdullah Larui)

  “Türkler yarı vahşi niteliklerde, Bizans ve Arap uygarlığının katilleridir.''(Developement et Questions d’Orient - Abdullah Sahb, 1972)

  “Kur’an’da kadınlara tanınan hak ve özgürlükler Türkler tarafından kısıtlandırıldı; kadın hakları savaşımına girişmek gerekiyor ve girişirken de Türklerin gasp ettikleri hakların kadınlara iadesi için mücadele vermek gerekiyor.” (Ali İbrahim Leyla, 1976’da Kahire’de yayımladığı “Status of the Egyptian Women Trough the Ages” adlı kitabından)

  Suudlu bir kadın 1985 yılında The New York Times muhabirine verdiği demecinde aynen şunu söylüyordu: “İslamda kadın kapama âdeti diye bir âdet yoktur; bu geleneği İslam’a sokan Türklerdir.”

  Lütfi al-Haffaf, Şam’da yayımladığı “Muthakkırat” adlı eserinde, Arapların Türklerle ilişki kurduktan sonra her türlü uygar gelişmeden yoksun kaldıklarını savunmuştur.

  ''Akdeniz havzasındaki Müslüman ülkeleri işgal etmekle Türkler, İslam dünyasının Batı’yla ilişkilerine ve uygarlık yönündeki gelişmelerine son vermişlerdir. İslam ülkelerinin Türkler tarafından işgal edilmesi, Ortaçağ’da Avrupa’nın barbarlar tarafından işgal edilmesinden çok daha zararlı ve uygarlığı söndürme bakımından çok daha tehlikeli olmuştur.'' (Arap Yazar Taha Hüseyin)

  Baas lideri Cemal Abdülnasır : ''Çocukluğum yıllarında, havada ne zaman bir uçak görsem, kendi kendime mırıldanır okuduğum şarkının anlamını eleştirirdim: ‘Ey Büyük Allah’ım, İngilizi kahret!’ Zamanla öğrendim ki, dedelerim buna benzer bir bedduayı vaktiyle Türklere karşı ederlermiş''

  ''Muhammet köleliği kaldırmak istedi; eğer Araplar Türklerle ilişki kurmamış olsalardı kölelik denilen kötü gelenek İslam ülkelerinde kaybolacaktı''(Ali Seyyid Emir)

  Suriyeli devlet adamı 1957’de şunu der: “Eğer Moğollar, 13. yüzyılda Bağdat kitaplığını yakmamış olsalardı, biz Araplar, bilim ve fende öylesine ilerlemiş olacaktık ki, şimdiye dek çoktan atom bombasını bulmuş olacaktık!”

  Yazar Edouard Saab' göre, Arap tarihinin en felaketli ve en karanlık iki günü var:
“Bunlardan birincisi; Arap ordularının 732 yılında Poitiers önünde Charles Martel tarafından durdurulması; ikincisi ise 10 Şubat 1258 tarihinde Türk Komutan Hulagü’nün Bağdat’ı almasıdır.”

  İbni Sina ve Kirmani'ye göre Türkler efendi değil köle sınıfındandır.

  İmam Gazali… Türk’e en ağır hakaretleri uygun bulmuş olmasına karşın, bugüne dek Türk’ün en çok yücelttiği bir kişi olmuştur!

  İbn Teymiye Türkleri, İslam dinine en büyük kötülüğü yapmış olanlar arasında kabul eder: “Muhammed dinine karşı bunların (yani Şiilerin) yaptıkları kötülükler, kâfirlerin, Türklerin Frenklerin ve benzerlerinin yaptıklarından çok daha fazladır.”

  Ibn al-Mukaffâ (724-759), Çinlileri, Bizanslıları, Hintlileri, Arapları, Türkleri değer ölçeğine vurur ve kıyaslar. İranlılar, büyük çapta bilim adamı yetiştirir. Çinliler sanatkardır. Türkler ise, “başkalarına saldırmak için yaratılmış yırtıcı, vahşi hayvanlardır!”

  “Türkler, Araplardan çok aşağı olup tıpkı zenciler gibi hayvan niteliğinde kimselerdir.”(Ebu Süleyman al-Sicistani 912-985)

  10. yüzyılda; Abû Zeyit al-Balhî’ye göre; Türkler, “yayvan ve geniş suratlı, basık burunlu, küçük gözlü, Araplara felaket getirici, gaddar” idi.

  Balhî’nin bildirdiğine göre, Kur’an’da sözü edilen Ye’cûc-Me’cûclar Türklerdi!

   İdrisi al-Mahmut’a (1100-1166) göre Türkler; “zalim, haşin, kaba güç temsilcisi, intikamcı, bencil”dir.

  12. yüzyıl Arap alimlerden Yâkut al-Hamavî şöyle yazdı:
“Kana susamış yağmacı Türkler kentin çeşitli semtlerine saldırdılar; rastladıkları her insanı, yaş ve cinsiyet farkı gözetmeksizin kestiler, daha sonra kenti yakıp hak ve yeksan eylediler. Allah bizi buna benzer felaketlerden korusun, çünkü bu şimdiye dek İslam’a karşı girişilmiş en korkunç davranıştır.”

  “Binbir Gece Masalları”, Arap’ın Türk aleyhtarlığının kutsal kitabıdır! “Binbir Gece Masalları” kadar Türk’ü, Batı’ya; kötü, kaba, haşin ve barbar nitelikte tanıtan az kaynak bulunur. Bu masallarda Türk; kaba kuvvet temsilcisi, küstah, Bağdat sokaklarında -sanki halkın efendisiymiş gibi- kibirle dolaşan, Allah’ı, Allah’ın emirlerini ve kutsal ne varsa her şeyi hakir gören bir tiptir.

  ''İslam uygarlığı, İslam bilimi, kültürü ve gelişmesi sadece Arap zekâsının ve dehasının ürünüdür.''(The Arab Genius in Science and Philosophy-1954-Ömer A. Faruk)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder